Çevre Kirliliği ve Sürdürülebilir Çözümler

Çevre, canlıların bütün yaşam süreleri boyunca birbirleriyle iletişim kurdukları ortam bütünüdür. İçerisinde gerçekleşen olaylarla birlikte bütün canlıların dünyası çevre sayesinde var olur. Çevre, insanların müdahil olamadığı doğal çevre ve insanların var ettiği, şekillendirdiği yapay çevre ile oluşur. Canlıların hayatta kalabilmesi ve yaşamlarını sürdürebilmesi için bulunduğumuz ortamın veya ortamların temizliğini sağlamak bizim elimizdedir.

Çevre kirliliği insanlar tarafından yapılan ve yine aslında dönüp dolaşıp insanlara da zarar veren bir döngüdür. Sadece insanlara verdiği zararla yetinmeyip aynı zamanda hayvanların ve bitkilerin neslinin tükenmesine de sebep olmaktadır. Çevre kirliliğinin sadece canlılara değil aynı zamanda cansız olan her şeye de zararı vardır. Maalesef ki bu düzeni sağlayacak olan ve diğerlerini koruyacak olan da insanın kendisidir. Çevre kirliliği, kirli hava, kirli su ve kirli toprak ile şekillenir. İnsanların yaşamak için temiz bir havaya, temiz bir suya ve temiz bir toprağa ihtiyacı vardır buna rağmen bu üç kirliliğin de yine dönüp dolaşıp etkileyeceği nokta insandır. Kendi sonumuzu kendimiz hazırlıyor olabilir miyiz?

Bir canlının nefes alabilmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için en önemli faktör havadır. Nüfusun, kentleşmenin ve sanayileşmenin artış hızı soluduğumuz havayı her geçen gün daha da kirletmektedir. Kirlenen havanın sağlığımızda yarattığı olumsuzlukların yanı sıra, iklimsel bozukluklar oluşmakta ve bitkilerin normal döngüsünü bozarak tarıma da zarar vermektedir. Havadaki kirliliğin yarattığı değişikliklerin en önemli örnekleri ısı derecesinin artması, iklimlerin yer değiştirmesi ve buzulların erimesinden dolayı deniz yüzeyinin yükselmesi olarak verilebilir. Tüm bunların hepsi Küresel Isınma dediğimiz ve tüm dünyayı etkileyecek problemi açığa çıkarmaktadır.

Dünya ve canlılar açısından en önemli faktörlerden bir diğeri ise sudur. Dünyanın 2/3’ü ve canlıların 3/4’ü sudan oluşmaktayken, su kirliliğini ciddiye anlamanın ne denli önemli olduğunu fark etmemiz gerekmektedir. Çoğu tatlı veya tuzlu suya karışan dış maddelerin plastik, radyoaktif, organik olmayan halleri suyun kirlenmesine sebep olmaktadır. Hava ve toprak kirliliğinin de yüksek oranda su kirliliğine katkısı vardır. Çevreye zarar veren tüm bu kirlilikler birbiri ile bağıntılı ve çevre sorunlarına sebep olmaktadır.

Toprak sayesinde elde ettiğimiz ürünlerin neredeyse tüm besin ürünlerini kapsıyor olması toprağı tarım açısından elzem hale getirmektedir. Toprak kirliliği ise insanların müdahalelerinin etkisiyle ortaya çıkan bozulmalar ve kirlenmelerdir. Tarım tekniklerinin yanlış kullanımı, atık ve kimyasalların toprağa salınımı gibi sebepler toprağın kirliliğine yol açmaktadır. Kirli toprağın havaya saldığı zehirli gazlar, asit yağmurlarına ve bu yağmurların toprağı tekrar sulamasıyla sebep olup yapılarının bozulmasına sebep olmaktadır. Tarım ilaçlarının ve organik olmayan gübrelerin yanlış kullanımından dolayı kirlenen toprağın kullanılmayacak hale gelmesi de toprak kirliliğini artırmakta ve toprağı kullanılamayacak hale getirmektedir.

Gürültü kirliliği, 90 desibel üzerine çıkan seslerin zararı ile istenmeyen bir gürültüye maruz kalındığında ortaya çıkmaktadır. Gürültü sadece fiziksel olarak kulağa değil, ruhsal olarak da insanlar üzerinde etkisi olan bir kirliliktir. Örneğin, korna sesi, motor sesi, inşaat sesi, havayolu ulaşım araçlarının sesleri gibi seslerin düzenli bir kirliliğe sebep olduğunu söyleyebiliriz.

Sebepler

            Kontrolsüz nüfus artışının yarattığı sorunlardan biri de çevre kirliliğidir. Dünya nüfusunun hızlı artışının sonucu olarak doğal kaynakların sınırlı oluşu ve bunu daha fazla insanın kullanıyor ve kullanacak olması, çevresel sorunlara öncülük eden başlıklardan birisidir. Çünkü kontrol edilemeyen popülasyonun bilgisi ve bilinci de kontrol edilemez. Tüketim ne kadar artarsa, doğanın sorumluluğu o kadar artacaktır bu da doğal dengenin bozulmasına sebep olmaktadır. Yüzyıllardır hızla yükselen nüfusun artış hızı, gelecek açısından da tehlike arz etmektedir. 2000 yılında 6,1 milyar olan nüfus, 2050 yılında 11 milyar olarak tahmin edilmektedir. Bu artışın sonuçları ekolojik dengelerin çöküşü, okyanusların tükenişi, ormanların yok oluşu ve dağların aşınışı ile son bulacaktır. Bu sebeple çevre kirliliğinin ana sebebi nüfus olarak görülmektedir ve diğer sebeplere dolaylı ve direkt olarak bağlanmaktadır.

Sanayileşme, ekonomi ve sosyal açıdan ilerlemek için atılan bir adımdır. Sanayileşmenin ana sebebi olan teknolojini gelişmesi ile doğanın hızlı bir şekilde kirletildiği ve tüketildiği görülmektedir. Ekonominin gelişmesi adına atılan çoğu adımın doğaya ve çevreye zarar verdiğini sanayileşmede de yapıyoruz. Ancak sanayileşmeyi plansız ve yanlış başlatıp devam ettirmemiz, doğal kaynakların kullanımını da yanlış bir yöne sürüklemektedir.  Sanayi atıklarının toprağa ve suya; fabrikalardan çıkan gazların havaya, şehre yakın sanayileşmenin de hem havaya zarar verdiğini ayrıca gürültü kirliliğini tetiklediği görülmektedir.

            Nüfusun artışının ve sanayileşmenin en büyük sonuçlarından biri de kentleşmedir. İnsanların tarım sektöründen sanayi sektörüne geçiş yapmasıyla oluşan kültürel, ekonomik, siyasi değişimler kentleşmenin sebeplerinden sayılır. Kentleşme, bir kentte insan sayısı olması gerektiğinden fazla olduğunda çarpık kentleşmeye dönüşmektedir. Çarpık kentleşme ve çevre kirliliği doğru orantılı olmakla birlikte tehlikeli bir ortam yaratmaktadır. Her kullanılmayan alanı kentleşme yönünde kullandığımızda bunun bize geri dönüşü ağır olacaktır. Tarım topraklarındaki azalma ile kentlere yığılmanın doğru orantısı çevre kirliliğinin de aynı oranda artırmaktadır.

Peki Ya Sürdürülebilir Çözümler Nedir?

Yaşam bölgelerinin temiz olması hepimizin hakkı olduğu gibi aynı zamanda da sorumluluğudur. Bu hak ve sorumluluk hepimizin ortak alanı olan sokaklar, caddeler ve kamuya açık her ortamda uygulanmalıdır. Çevre kirliliğinin insanların bilinçsizliği, eğitimsizliği ile nüfus, sanayi, kentleşme gibi sebeplerle birleşmesi ile ortaya çıkmasının, önlem alınarak engellenebileceğini biliyoruz. İnsanların sahip olduğu fabrikalar, işletmelerin sırf kâr edebilmek adına çevreyi umursamaması sorumluluk bilincinde olmadığını göstermektedir. Eğitim düzeyi arttıkça bu bilincin yükseleceğini, var olan kaynakları korumak için adımlar atılacağını ve daha duyarlı olunabileceğini gösterebilen bir toplum olmak önceliğimiz olmalıdır. Bu adımların başlangıcı çöpleri yere atmamak, geri dönüşüme önem vermek, doğada sürdürülemeyecek olan maddelerin ayrılmasını sağlamak ve bunları yaparken bilinçli olmak ile atılabilir. Çöp Konteyner ile bu bilincin ilk adımını atabilirsiniz. Çünkü insan sağlığı açısından kritik bir nokta oluşturan çöp kutuları ve çöp konteynerlerinin yaygınlaşması ve özellikle kullanılması bu adımı güçlendirecektir.

Bir insan olarak, bir işletme olarak çevreye minimum düzeyde zarar veren bir çöp konteyneri kullanmak ilk tercih olmalıdır. Evimizde çöplerimizi çöp kutusuna atmamızın bir sebebi varsa, dışardaki hayatımızda da bunun bir sebebi vardır. Çöplerini evden dışarı çıkarmayan insanların yaşadığı problemlerin çoğu sağlıkla alakalıdır ve temizlik de insan sağlığını koruyan bir faktördür. Metal konteynerlerin sağlık açsından daha çok verim sağladığını görmekteyiz. Örneğin, yağ atığını plastik bir çöp kutusuna atmamalıyız çünkü plastiği eritebilmektedir. Plastiği eritmemesi için yapmamız gerekenleri yapmadığımız takdirde plastik çöp konteynerin işlevine zarar verecektir. Bir diğer örnek olarak fabrika atıkları, tıbbi atıklar, nükleer atıklar, sanayi atıklar gibi plastik çöp kutularına zarar vermesi ve bu zararında çöp kutusunun işlevselliğini yitireceğini öngörülmesi bu materyalin metal olmasına sebep olacaktır. 5000 litreye kadar atık alabilen bu metal konteynerler, daha temiz ve hijyenik bir çevreye, modern şehircilik yapısında çöp toplamayı kolaylaştırmaya, daha fazla depo alanı ile insanların çöplerini çöp kutusu kenarına bırakmamaya itmektedir. Bu sebepler görüntü kirliliğini engellerken aynı zamanda koku ve bakteriyi yaymayarak hava kirliliğini de engellemektedir. Çevreyi düzenli ve temiz bulabilmek adına, geliştirdiğimiz bilinç eşliğinde, çöp kutularını ve konteynerlerin kullanımını arttırmaya özen göstermeliyiz.